26 Aralık 2014 Cuma

Uta no Prince-sama

Haruka Nanami, beste yapmak konusunda iyi, müzikal anlamda da oldukça yetenekli bir kızdır. Bunun neticesinde bir müzik okuluna (konservatuar gibi hatta belki de ta kendisi) kabul edilir. Müzik okulunda yeteneklerinden şüphe edilerek önceleri bi dışlansa da, sonradan epey göze girer. Aynı okulda okuduğu, eli yüzü düzgün ve popüler gençler olan ve ilerde pop-idol olmalarına kesin gözüyle bakılan, İttoki Otoya, Hijirikawa Masato, Shinomiya Natsuki, İchinose Tokiya, Jinguuji Ren ve Kurusu Syo kızı hemen ablukaya alırlar. Hepsi, bestelerini çok beğendikleri Nanami'nin kendileri ile çalışmasını istemektedir. Nanami ise günden güne muhabbeti ilerlettiği gençleri birbirinden ayıramaz. Birini seçse diğeri şüphesiz darılacaktır. Sonuç itibariyle Nanami, bir okul kuralını yıkarak hepsi için tek bir beste yapar. Bu 6 gençten bir pop grubu oluşturulmasını ister ( ki bu okul kurallarına aykırıdır, herkes bireysel olarak takılmalıdır). Sempatik ve uyumlu İttoki Otoya, soğuk ve mesafeli Hijirikawa Masato, gözlüğü ile ayrı, gözlüksüz ayrı bi kimliği barındıran, çift kişilikli Shinomiya Natsuki, gizemli kişilik İchinose Tokiya, havalı Jinguuji Ren ve şımarık Kurusu Syo bir ekip olarak muvaffak olabilecekler midir acaba?


Uta no prince-sama (şarkının prensi) aynı zamanda müzikal ağırlıklı bir anime ve şu an 2 sezonu var. Ancak 3. bir sezonun gelmesi yakın. Seslendirilen şarkılar gerçekten çok güzel, bazılarını birkaç kez dinlediğim oldu. Karakterler de çok hoşuma gitti. İkinci sezonda Aijima Cecil adlı bir karakter daha, oldukça da mistik bi şekilde ekibe dahil oluyor.

Kızlar için daha ideal bir seyirlik olacak olan Uta no prince-sama ile sizin şarkınızın prensi kim olmalı? :) ;)

Not : Jinguuji Ren'i favori seiyuum Junichi Suwabe seslendiriyor tabii ki :))

Haruka Nanami oldukça utangaç
Sempatik arkadaş İttoki Otoya
Hijirikawa Masato oldukça cool
İchinose Tokiya'nın gizemli bir durumu var ama ne? ;)
Shinomiya Natsuki gözlüklerini çıkardığında başka bir kimliğe bürünüyor
Zengin bir ailenin varisi Jinguuji Ren müzik için ailesine resti çekmiş
Neşeli genç Kurusu Syo
Bonus:

sezon 2 görseli

Aijima Cecil yeni bir prens mi? Hatta gerçek bir prens mi? ;)

19 Aralık 2014 Cuma

Bakuman

Mashiro Moritaka, zamanın ünlü mangakasının yeğenidir. Amcasının çizim yeteneği ve hevesi de Moritaka'ya geçmiştir. Çok sevdiği amcasının ölümünden sonra mangaka olmayı kafasına koyan Moritaka'nın tek derdi iyi bir hikaye yaratamıyor olmasıdır. Bir gün sınıfın ve de okulun en çalışkan öğrencisi Takagi Akito, onun çizim yeteneğini farkeder. Takagi de mangaka olmak istemektedir ancak onun da sorunu çizim yapamıyor olmasıdır. Takagi, Moritaka'ya bu iş için ortaklık teklif eder. Nereden, nasıl başlayacağını bilemeyen ikili, markette haftalık manga dergisini görüp içini karıştırmaya başlarlar. Ve bir manga yarışmasını kazanan Niizuma Eiji adlı bir çocuğun adı ve çizimleriyle karşılaşırlar. Kendilerinden sadece 1 yaş büyük olan Niizuma Eiji, geleceğin dahisi olarak lanse edilmektedir. İkili amaçlarını belirler: Niizuma Eiji'ye kafa tutacaklardır. Bunun dışında Moritaka'nın bir hedefi daha vardır; Seiyuu (seslendirme sanatçıcı) olmak isteyen sevdiği kız Azuki Miho'ya da çizdiği manganın animeye uyarlanacağı ve baş kadın karakteri de kendisinin seslendireceği zaman onunla evleneceğine dair söz vermiştir. İkilimiz bu iki amaç uğruna, binbir fedakarlığa ve zorluğa göğüs gererek yollarından caymadan ilerlemeyi borç bilirler.



Bakuman, Death Note'u mangakalarının elinden çıkmış, manga dünyasının nasıl olduğunu çok iyi anlatan tempolu ve eğlenceli bir seri. İkilimiz bir yandan Ashirogi Muto takma adıyla Niizuma'yı yenmeyi hedeflerken, karşılarına yeni zorlu rakipler de çıkıyor elbet. Ama rakip de olsalar mangakalar birbirlerinin sırtını da epeyce sıvazlıyor. 3 sezon ve toplam 75 bölümden oluşan Bakuman, belki de yaratıcıları Tsugumi Ooba ve Takeshi Obata'nın kendi hayatından da kesitler sunuyor olmalı. Herkese şiddetle tavsiye...


Mashiro Moritaka

Takagi Akito


Niizuma Eiji... Manganın dahi çocuğu.
Fukuda-san da arkadaşlarının arkasını kollayan başarılı bir mangaka
Çizim yapmaktan nefret eden mangaka Hiramaru
Kadın mangakamız Aoki hanımefendiliğinden taviz vermiyor
İwase'nin derdi Takagi'yi geçmek
Nanamine yöntemleri saygı ve kabul görmeyen bir mangaka

Death Note

Yagami Light adındaki lise öğrencisi, bir gün okulun bahçesinde tuhaf siyah bir defter bulur. Bu defter ölüm tanrısının (shinigami) defteridir ve içine kimin adı yazılırsa o ölmektedir. Yagami Light deftere dokunduğu an shinigami Ryuk'u da görmeye başlar. Defteri kullanmanın belli kuralları vardır. İsmi yazılan kişinin yüzünün de bilinmesi gerekmektedir ki isim benzerliğinden birçok kişi telef olmasın, ölüm şekli belirtilmez ise birkaç dakika içinde kalp krizinden ölüm gerçekleşir vb. Ayrıca Ryuk ile başka bir anlaşma daha yapılabilir, Ryuk'un insanların alınlarında isim ve yaşam sürelerini görebildiği gözlerini, hayatının yarısını feda ederek alabilirsin ki alabildiğine öldüresin. Tabii bunun bir riski de senin de küt diye mortingen şayze olma durumundur ( herkes 90 yaşına kadar yaşamıyor ki kardeşim hayatının yarısını verip karşılığında göz alsın).



Yagami Light defteri aldığı an önce azılı suçluları katletmeye başlar. Ancak bu tuhaf ölümler polis teşkilatını harekete geçirir ve işler büyür. Zeki bi herifçioğlu olan Yagami de hepten gemi azıya alır. Babası da polis teşkilatında komiser olan Yagami, birtakım bilgi ve tüyolara çabuk ulaşabilmekte ve hamlelerini ona göre yapabilmektedir. Ve halk kendisine Kira diye de bi isim takar. Tüm teşkilat azılı katil Kira'yı ararken, Yagami'nin yaptığı tek şey deftere isim yazmaktır.

Çok geçmeden teşkilat, daha önce birçok azılı katili yakalamış olan L ile irtibata geçer. Bundan sonrası L ile Kira (Yagami Light) arasındaki akıl oyunları ve restleşmelerle geçecektir. Yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışarak tanrılığa oynayan Kira mı, yoksa cinayetin hiçbir türlüsünün kabul edilemez olduğuna inanan L mi kazanacaktır?



Tsugumi Ooba ile Takeshi Obata'nın ortak mangakalığını yaptığı seri, müthiş kurgusu, beyinleri zorlayan akıl oyunları ile anime-manga dünyasının açık ara en kült eseri. Anime izlemeyi çok seven ama hala bu seriyi izlemeyen azınlığa buradan sesleniyorum ki Death Note izlemeyen ben anime izliyorum demesin!!

L

Ryuk




17 Aralık 2014 Çarşamba

Gekkan Shoujo Nozaki-kun

16 yaşında ve 1.90 boyunda dağ gibi bir çocuk olan Nozaki, aynı zamanda shoujo (romantik serilere verilen isim) mangakadır ve ünlü bir dergide çizmektedir. Sakura Chiyo hanım kızımız ise kendisine uzun zamandır aşıktır ve en sonunda Nozaki'ye bir aşk mektubu verir. Ancak Nozaki o kadar odun o kadar odundur ki, kızın kendi mangasının hayranı zannedip ona imza vermekle yetinir. Kızcağız noluyor demeye kalmadan kendisini birden Nozaki'nin asistanı olarak bulur. Diğer asistanlar da inanılmaz renkli karakterlerdir, bir yaygara bir vaveyla geçinip giderler.


Bu animede esas oğlanımız Nozaki o kadar beton bi herif ki, nasıl oluyor da shoujo manga çizebiliyor herkesler şaşırıyor. Asıl kızımız Sakura ise umutsuzca kendisine aşık, hatta bunu epey belli ediyor ama oğlan bi türlü anlamıyor tabii. Yan karakterler çok komik ve eğlenceli. Erkek gibi bir kız olan ancak alem ona, o senpaisine aşık Kashima, okulun en popüler çocuğu olmasına rağmen kızlara 50 metreden daha fazla yaklaşamayan Mikoshiba, kısa boylu ve heyecanlı senpai Hori, on numara manyak olmasının yanında müzik grubunun en güzel sesli kızı Seo Yuzuki ve Yuzuki'nin stalkerı Wakamatsu seriyi renklendiriyor.

Nozaki ve Sakura

Güzel bi çift aslında :)
Havalı ama utangaç çocuk Mikoshiba

Kashima kız olmasına rağmen erkeksi havası yüzünden diğer kızlar ona hayran

Ufak tefek Hori-san

Manyak Seo Yuzuki
Wakamatsu paso Yuzuki'yi stalklıyo

14 Aralık 2014 Pazar

Yahudi Efendi - Toksöz Karasu

Sultan Vahdettin'in yahudi bir cariyeden bir oğlu olur ve adını Adam Zakir koyarlar. Çocuk her ne kadar şehzade olsa da, diğer oğul Ertuğrul için tehdit olarak algılanmaktadır. Ancak cumhuriyetin ilan edilmesi ve Vahdettin'in de ailesi ile beraber yurtdışına gitmesi neticesinde bunun da bir hükmü kalmaz. Adam Zakir ise babası ile gidememiş ve ülkede kalmıştır. Bu durum onu İstanbul'da kimliksiz yaşamaya iter. En nihayetinde yakalandığında ise İtalya'ya babasının yanına gönderilir ancak çok geç kalmıştır zira Vahdettin ölmüştür. Buradan ise yolu ister istemez Paris'e düşer ve oradan da Kudüs'e uzanır...


Gerçek bir hikayeye dayandığı söylenen roman oldukça etkileyiciydi diyebilirim. Tarihsel arkaplan ve romandaki karakterin dini yolculuğu da güzel verilmiş.

11 Aralık 2014 Perşembe

Beelzebub

Tatsumi Oga liseli serseri bi oğlandır, işi gücü adam dövmektir. Zaten %120'lik serseri oranı ile en belalı okul olarak bilinen İshiyama Lisesine gitmektedir. Bir gün şeytanın oğlu Beelzebub -ki kendisi el kadar bebektir- dünyayı yok etmesi için dünyaya yollanır. Tatsumi Oga ise bu çocuğu dere kenarında bulur ve bakıcılık yapmak durumunda kalır. Sadece saf olarak kötü ve çok güçlü kişilere bağlanan Beelzebub, Oga ne yaparsa yapsın ondan ayrılmaz. Bebeğe bakıcılık yaptığından beri daha da güçlenen Oga alabildiğine adam dövmeye başlar. Ancak şeytanlar dünyasında da Beelzebub'un birçok düşmanı vardır ve onlar da yavaş yavaş dünyaya inmeye başlarlar.


Oldukça komik, gırgır ve şamata bi animeydi benim için Beelzebub. 60 bölümden oluşuyor ama olaylar yarım kalmıştı, devamı gelecek deniyor zira mangası devam ediyordu (bitti mi bilmiyorum). Alabildiğine gülüp eğlenmek isteyenler Oga ve bebek Beelzebub'un bol dayaklı ve serserili dünyasına buyursun... :))

Uğultulu Tepeler - Emily Bronte

Uğultulu Tepeler adlı malikanenin ve arazinin sahibi Bay Earnshaw, şehre indiği günlerin birinde kimsesiz kara kuru bi çocuk bulur. 6-7 yaşlarındaki bu oğlan çocuğunu alıp evine getirir ve ona Heathcliff adını verir. Heathcliff, Eranshaw'ın oğlu Hidley ile kızı Catherine ile beraber büyür. Catherine ile de birbirlerine aşık olurlar. Ancak baba Earnshaw öldüğünde işler değişir. Evin çocuklarından farklı görünmeyen Heathcliff, Hidley tarafından dışlanır ve kötü muamele görür. En sonunda ise dayanamayarak evden kaçar. 3 yıl sonra zengin bir adam olarak geri döndüğünde ise işler değişmiştir. Earnshaw'ların maddi durumları bozulmuştur ve Catherine sırf zengin olduğu için komşu malikanenin sahibi Edgar Linton ile evlenmiştir. Heathcliff intikam amacı ile Edgar'ın kardeşi İsabelle ile evlenir ve bu iki aileye ait tüm mala mülke konmak için de ant içer.


Uğultulu Tepeler, Emily Bronte'nin ilk ve tek romanı çünkü yazar genç yaşta hayatını kaybetmiş. Ve benim en sevdiğim klasik romandır bu kitap. Heathcliff ile Catherine aşkı, aşk ve nefretin iç içe geçmiş hali. Ayrıca kitabın Heathcliff ve Catherine'in çocuklarının hikayesi ile başlayıp, geçmişe dönüşler yaparak asıl hikayeyi anlattığını da belirteyim. Bu arada kitabın bir de filmi var ki başrolünde Ralph Fiennes ve Juliette Binoche oynamakta...

filmin afişi

8 Aralık 2014 Pazartesi

Gulyabani - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Muhsine anası babası ölmüş gariban bi kızdır. Bi adamla evlenmiştir ancak adam da hayırsız çıkınca koca evinden kaçar. Annesinin dostu Ayşe Hanım ise Muhsine'ye, uzak bir köşkte hizmetçilik yapması için öneride bulunur ki hem parası da iyidir. Köşkte yatıp kalkacak yiyip içecektir, daha ne olsundur? Muhsine bu teklifi kabul eder ve Ayşe Hanım ile beraber allahın unuttuğu bir yerdeki köşke doğru yola çıkarlar (kitapta İstanbul'un uzak bir köşesi denmiş köşkün olduğu yere ama eminim bugün gidip baksan yerinde rezinans inşaatı bulursun). Neyse... Muhsinecik iş bulduğuna sevinmiştir sevinmesine ama gel gör ki köşkün de perili diye adı çıkmıştır. Üstüne üstlük bir de arada bir görülen devasa gulyabani dehşeti söz konusudur. Evin hizmetçileri ve kahyası yeterince tuhaf değilmiş gibi hanımı da tüm bu manyaklıklar arasında kafayı yemiştir. Muhsine ise eve adım atar atmaz, cinlerden perilerden korunmak için kendisine belli tekerlemeler ezberletilir ve gece bir saatten sonra küçük su dökmeye dahi odasından çıkmaması söylenir. Muhsine önce pek inanmasa da, evde kaldığı ilk gece yaşadıkları balatayı sıyırtacak cinstendir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, odasındaki dolabın içinden Hasan adında bir peri çıkıp gelir, Muhsine de Hasan'a aşık olur :) Olaylar gelişir...


Roman, hurafelerin insanın hayatını nasıl etkilediği konusunda yazılmış klasik bir Hüseyin Rahmi eseri. Yazarın alaycı tavrı ve bağnaz düşüncelerin insanı nasıl da etkilediği ve uyuşturduğu konusunda da eleştirel bir tutum sergilemiş. Kitap birçok yerde de gülümsetiyor, özellikle Muhsine'nin söylediği -sözümona cinlerden korunmak için- tekerlemelerin saçmalığı gerçekten birşeylere körü körüne inanmanın insanı ne kadar saçmalama boyutuna getirebileceği konusunda düşündürüyor.


Kitabın Everest Yayınları'ndan çıkmış bir de çizgiromanı var. :)

4 Aralık 2014 Perşembe

Bir Ses Böler Geceyi - Ahmet Ümit

Süha, gece yarısı dağbaşı bir yolda, arabasının kontrolünü kaybeder ve bir mezara çarpar. Önemli bir şeyi yoktur ama o yağmur ve soğukta gece vakti ortada kalmıştır. Çarptığı mezar ise çökmüştür ve içi de boştur. Bu durum ister istemez Süha'yı ürpertir ve hem oradan bir an önce uzaklaşmak hem de yardım bulmak amacıyla yakınlarda bir yerleşim yeri aramaya başlar. Küçük bir alevi köyüne ulaşır. Köyde kimse yoktur, hepsi dedenin evinde toplanmış, aralarına da bir tabut almış, bir konu hakkında tartışmaktadır. Süha çok geçmeden o tabutun boş mezardan çıktığını anlar ve ister istemez konuşmalara kulak misafiri olur. Bundan sonrası hep mistisizm hep bi gizem...

Ahmet Ümit romanlarını seviyorum, o yüzden bu roman da oldukça hoşuma gitti ve kısa sürede de bitirmiştim geçen sene. Filmi de çekilmiş başrolünde Cem Davran ve Gün Koper'in oynadığı. Kitap boyunca İsmail (ya da kitaptaki yazılışı ile İsmayil, mezardaki ölü genç) gerçekten ermiş mi, yoksa delirmiş mi düşünüp duruyorsunuz...

2 Aralık 2014 Salı

Another

26 yıl önce ortaokullu Misaki Mei adında bir kız kaza sonucu ölür. Bu olaydan sonra okuldaki Misaki'nin okuduğu sınıfta, sınıf mevcudu belli bir rakamı geçtiğinde fazlalık öğrencinin ölüm getirdiğine dair bir lanet ortaya çıkar.

Sakakibara adında bir erkek öğrenci de 26 yıl sonra bu okula nakil olur ve bu sınıfa yerleştirilir. Sınıfta fazlalık bir öğrenci durumu ortaya çıkması bir yana, 26 sene evvel ölen Misaki Mei ile aynı isme sahip tuhaf bir kız öğrenci de aynı sınıfta okumaktadır. Tek gözünde bantlı, tuhaf bir kız olan Misaki ile diğer öğrenciler konuşmamakta hatta yok gibi davranmaktadırlar zira kızın hayalet olduğuna inanmaktadırlar. Çok geçmeden lanet de kendini gösterir.


Korku gerilim türü animeler arasında en iyilerinden birisi olan Another, yayınlandığı dönemde animeseverler arasında epey popüler olmuştu hatta izlemeyeni dövüyorlardı. :p 12 bölümden oluşan seri iyi bir seyirlik cidden.